Bu yıl 26 Şubat – 2 Mart tarihleri arasında yapılan, dünyanın en büyük gıda fuarı GULFOOD tarihinin en yüksek katılımcı sayısıyla gerçekleşti. Ülkemizden 140 civarı firmanın da iştirak ettiği fuarı foto muhabirimiz Gaye Akar ile beraber gezdik. Ortadoğu’da yıllardır faaliyet gösteren ve bu coğrafyaya yeni adım atan Türk firmalarla görüşüp bölgeye yönelik planlarına dair sohbet ettik. Ülkemizden gelen katılımcılar arasında tatlı ve şekerlemeye hitap eden firmaların çoğunluğu dikkat çekti.
İlk durağımız çocukluk yıllarımdan beri lezzeti değişmiyen ve bana göre Türkiye’nin en iyilerinden olan “Divan Pastanesi”. Ortadoğu’daki ilk franchise şubesini Mart ayında Katar’ın Doha şehrinde açan Divan, ikinci şubesini de Temmuz ayında Dubai Mall’da açtı. Gulfood esnasında şirketin İhracat Yöneticisi Cansu Sargın ile markanın bölgedeki hedefleri ve vizyonu hakkında sohbet etme fırsatı bulduk.
DİVAN
Alp Sarper (AS): Körfez bölgesindeki faaliyetlerinizi anlatır mısınız?
Cansu Sargın (CS): Divan aslında uzun yıllardır ürünlerini Ortadoğu’da sergiliyor. Daha önce distribütor aracılığıyla çalışıyorduk; Dubai, Bahreyn ve Suudi Arabistan’da satışlarımız vardı. Şu anda bunlara Kuveyt ve Katar da eklendi. Bir çok markayı körfez bölgesine getiren Katarlı Abu İssa Brothers ile franchise konusunda yola çıktık. Ürünlerin son dekorasyonu burada bölge zevklerine göre yapılıyor. Bölgede Doho ve Dubai’de franchise şubelerimiz var. Ortadoğu Divan Pastanesi’nin dünyadaki ilk franchise deneyimi, sırada Suudi Arabistan ve Kuveyt var. Avrupa’daki franchise potansiyelini değerlendirmek içinde ANUGA fuarina (http://www.anuga.com/anuga/index-2.php) katılıyor olacağız.
AS: Biraz Dubai’den bahsedelim, Dubai Mall şubenizde işler nasıl? Beklediğiniz şekilde ilerliyor mu?
CS: Dubai’de işler gayet iyi, şu anda müsterilerimiz tanışma evresindeler. Dubai’de ikinci mağzamızı biraz daha lokal halk ve expatların daha yoğun gittiği başka bir alışveriş merkezinde (AVM) düşünüyoruz (Cansu Hanım isim vermedi fakat ben Emirates Mall olduğunu tahmin ediyorum). Fakat tabi belirtmek isterim Dubai Mall’dan çok memnunuz.
AS: Başka bir Türk markası olan MADO Dubai’de çok muaffak oldu, siz Divanı nasıl tanıtıyorsunuz? Bizler Türkiye’de Divanı yıllardır biliriz, gerek kalitesi, gerek arkasında olan Koç grubu olsun. Lokal halka markayı nasıl tanıtacaksınız?
CS: Bölgedeki analazimiz doğrultusunda gördük ki TV reklamlarından ziyade sosyal medya kullanılıyor. Bizde bu yolu şeçtik, AVM önlerinde çeşitli tanıtımlar yapılıyor, ayrıca BAE’de farklı organizasyonlara katılma planımız var. Belli bir pazarlama ve reklam strajesi üzerinden giderek Divan’nın nasıl bir marka olduğunu insanlara tanıtmayı hedefliyoruz. Aynı zamanda çok tattırım yaptırıyoruz.
AS: Evet onu fark ettim Dubai Mall’daki şubeniz akşam saatlerinde kapanmadan aşağı yukarı 1 saat önce ürünler ücretsiz dağıtılıyor, tanıtım için çok isabetli bir yöntem.
CS: Bu tür ürünlerde damakta kalan tat önemlidir, bunu iyi bildiğimiz için yoğun tadım yaptırıyoruz. Dubai Mall şubemize dikkat çekmesi için birde çikolata şelalesi yaptık. Ayrıca düğün vb. organizasyonlarda öne çıkmakta planlarımız arasında. Giderek daha çok tanınıyoruz.
AS: Dünya genelinde franchise şubelerinizi açmak için neden köfez bölgesini seçtiniz? Bu bölgenin avantajları neler?
CS: Bölge bizim için daha öncelikli ve daha kolay, bölgenin insanı tatlıyı Avrupalıya göre tereddütsüz tüketiyor. Körfez bölgesinden ülkemize hem seyahat fazla hem Türkiye’de evi olan da çok, bu nedenle markamızı İstanbul’dan tanıyanda bir hayli fazla. Tatlarımıza yabancı değiller. Mesela uzakdoğu tat olarak çok farklı, orada şekerli tüketmekten hoşlanmıyorlar ve yabancı akımlara daha kapalılar. Buna nazaran Körfez bölgesi halkları gezmeyi seviyor ve yeni tatlar denemeye açıklar.
MARMARABİRLİK Zeytin Tarım Satış Kooperatifleri Birliği
Bir sonraki durağımız Marmarabirlik Zeytin Tarım Satış Kooperatifleri Birliği oldu. Stand da tanıştığımız Pazarlama Müdürü Arda Harman Bey, fuara yönetim kurulu başkan vekili Şevket Karagöz, Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa İlgen ve Genel Müdür İbrahim Minareci’nin katıldığını iletti ve bizi tanıştırdı. Bu üç beyfendi neşeli kişilikleri ve hakiki Anadolu misafirperverliği ile yoğun fuar esnasında bizi ağırladılar ve sorularımızı yanıtladılar. Sohbetimiz icin Şevket ve Mustafa Bey sözü Genel Müdür İbrahim Minareci’ye bıraktı.
Alp Sarper (AS): Bana biraz fuara katılım amacınız ve bölgeye yönelik hedeflerinizden bahseder misiniz?
İbrahim Minareci (İM): Marmarabirlik olarak Gulfood fuarına ilk defa katılıyoruz, Türkiye’de beş yıldır üst üste zeytin ve zeytin yağı sektöründe Türkiye birincisi olmamıza rağmen Ortadoğu coğrafyasında istediğimiz satışları yapamıyoruz. Dubai’yi bir fırsat olarak görüyoruz. Fuarın ilk üç günü çok yoğun taleple karşılaştık, umut ediyorum ki fuar sonrası bölgede çok farklı coğrafyalara ürün satacağız.
AS: Bölgede satışınız var mı? Var ise hacim nasıl?
İM: Bölgede şatışımız var fakat istediğimiz düzeyde değil. Marmarabirlik altı bin tonun üzerinde satış yapan ve yıllık 25 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren bir firma, halbuki bölgeye yaptığımız ihracat bu rakamların çok az bir miktarına denk geliyor.
AS: Esasında bu sorumun arkasında şahsi bir mevzu var. Dubai’de ikamet eden bir Türk vatandaşı olarak, burada ürünlerinize ulaşamadığım için Türkiye seyahatleri sonrası Marmarabirlik vakumlu zeytin paketlerini yanımda getiriyorum.
İM: Alp bey, bunu fuar esnasında duyduğum pek çok kişiden birisiniz, ürünlerimizi bölgeye getiren şirketede aynı sizin gibi burada yaşayan bir çok vatandaşımızın şikayetlerini dile getirdim. Son kullanıcının ürünlerimize rahatça ulaşamaması şu anda bölgeye ürünlerimizin HORECA (Hotel/Restaurant/Café) yöntemiyle gelmesi, perakande yönünde dağıtım zayıf. Gulfood’da gördüğümüz ve zaten bildiğimiz HORECA’nin sadece bir kanal olduğu. Fuar sayesinde hedefimiz burada farklı kanalları değerlendirerek ve ürünlerimizi çok daha ulaşılabilir kılmak.
AS: Çok iyi olur. Türkiye’nin yakın komşuları Suriye, Lübnan ve Yunan ürünlerini, zeytin ve zeytin yağınıda denedim hiç biri alıştığımız tat değil. Sadece burada yaşayan Türklere hitap etseniz bile muthiş bir iş hacmi olur sizin için. Hatta eminim ki ürünleriniz marketlerde tüketiciye ulaşmaya başladığı zaman BAE’de yaşayan bir çok yabancı müşteriyede ulaşacaksınızdır. Sorularıma devam etmeden Marmarabirlik Zeytin Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’nin hikayesini sizden dinleyelim.
İM: 1954 yılında kurulan, şu an sekiz kooperatifi olan, 30 binin üzerinde ortağı, 10 milyon zeytin ağacı olan, küçük çekirdekli bol etli ince kabuklu gemlik tipi zeytinin sekiz ay süren doğal fermantasyon sürecini uygulayam ve 75 bin ton depolama ve 50 bin ton üretim kapasitesine sahip türkiyenin 500 sanayi kuruluşu arasında 382. sırada olan hem tonajını hem cirosunu arttıran bir firmayız. 100 milyon dolar ciromuz, 40 ziraat gıda ve zeytin muhendisi dahil 600 çalışanı olan bir yapı. 64 yıllık şirketin en büyük gücü üretici olmamız. Son 5 yılda 50 milyon TL’lik yatırımlarımız var.
AS: Ürünlerinizi çok teknik detaylara girmeden anlatır mısınız?
İM: Zeytinimizin en büyük özelliği doğal fermantasyonla olgunlaşan bir sisteme sahip olması, bu konvansyönel klasik bir yöntem. Zeytini olgunlaştırırken sadece su ve tuz kullanıyoruz, kimyasal madde yok, sekiz ay süren doğal fermantasyon süreci var. Tabi bu ekonomi açısından oldukça güç bir sistem çünkü maaliyetli. Mesela bir çok firma zeytini yeşilken toplayıp acılığını alarak çeşitli maddeler kullanır ve sonrasında taş baskı uygulayarak sanki doğal fermantasyonmuş gibi tüketiciye sunar. Biz yüzyıllardan gelen doğal fermantasyonu uyguluyoruz bunuda kalıte ve sıhhat için yapıyoruz. Aslında 50 bin ton zeytin üretme kapasitemiz var, maaliyetler yüksek olmasına rağmen bundan vazgeçmiyoruz.
AS: Sizinle burada sohbete başlamadan ve standınızdaki ürünlere göz atma şansım olmadan önce Marmarabirlik benin için zeytin ve zeytinyağı idi, bunun dışında başka neler var? Ve bölge pazarına tüketici bazında hangi ürünlerle giriş yapmayı öngördünüz?
İM: 300 barkodlu ürünümüz var, her müşterinin damak tadına uygun zeytin üretiyoruz. Bunlardan biri 5 yıldır yüksek talep üzerine ürettiğimiz tuz oranı %2.5’in altında olan Gold zeytinimiz. Farklı zeytinli, cevizli soslarımız var, hatta bir kaç sene önce yaptığımız çikolata soslarımızda var, salatada, makarnada pizzada kullanabileceğiniz ürünler. Dilimli, dolgulu vs. bir çok zeytin çeşidide ürünlerimiz arasında. THY’de 10 milyon poşet zeytin yağı sosumuz satılmakta, zeytinimiz Do&Co aracılığıyla THY’de yer almakta. Önümüzdeki yıllarda farklı havayollarınada bu ürünü taşımak istiyoruz.
Bölgede sofralık zeytine çok büyük rağbet olacağını düşünüyorum, yeşil zeytindede ve sızma zeytin yağında da çok iddalıyız. Tüketici odaklı bir marka olmak bizim için çok önemli ve bu yolda ilerliyoruz. Körfez coğrafyasına hangi ürün uyacaksa o ürünü üretmek içinde gayret edeceğiz.
AS: Yaklaşık 40 dakika süren keyifli sohbetimiz esnasında Marmarabirlik tarafından özel olarak imal edilen, fakat anladığım kadarıyla henüz satışta olmayan Zeytinli Çikolata’dan ben ve fatomuhabirimiz Gaye Akar, tatma fırsatı bulduk. Dubai’de ürünlerini bulmakta zorluk çektiğimizi ifade etmemiz üzerine; Marmarabirlik zeytin, zeytinyağı ve zeytin ezmesi içeren hediye paketlerini de bize sunmayı ihmal etmeyen Şevket, Mustafa ve İbrahim beye nazik davranışlarından dolayı ayrıca teşekkür ederim.
ÜLKER
Bir sonraki durağımız ortadoğuda uzun yıllardır faaliyet gösteren ve Dubai’de bir çok süpermarketin raflarında görmeye alıştığımız ÜLKER oldu. Son yıllarda Godiva çikolataları ve İngiltere’nin en bilindik bisküvi markası McVities gibi dünya devlerini bünyesine katan Ülker artık PLADIS çatısı altında hizmet vermekte. Gulfood’a katılan ÜLKER’in Müsteri Yöneticisi İlhan Özkul ile yaptığımız sohbette Dünya’nın en büyük üçüncü bisküvi üreticisi ve körfez bölgesindeki faaliyetleri hakkında bilgi aldık.
AS: Dubai ve bölgedeki operasyonlarınızı anlatır mısınız?
İlhan Özkul (İÖ): Dubai’de yetkili distribütörümüz var, yaklaşık 30 yıldır kendileri ile çalışıyoruz, her sene büyüyen bir işimiz var büyük süpermarket ve modern kanallarda faaliyet gösteriyoruz, bölgede Ülker ürünlerini her yerde görebilirsiniz.
AS: Peki bölgede başka nerelerdesiniz? Bildiğim kadarıyla Suudi Arabistan’da fabrikanız var.
İÖ: Evet Suudi Arabistan’da (SA) fabrikamız var ve orada operasyonlar kendi içlerinde yönetiliyor, tamamen ayrı bölgede, SA ve Körfez ülkeleri şeklinde ayrılıyor. Kuveyt, Bahreyn, Katar ve Umman’da operasyonlarımız var. Buna ilave olarak yakın zamanda İngiliz McVitties markasının tümünü satın aldık, dünya genelinde çok güçlü bir markadır.
AS: Bölge dışında Ülker Dünya’da nerelerde?
İÖ: Ülker, Güney ve Kuzey Amerika dahil olmak üzere dünyanın aşağı yukarı tüm coğrafyalarında var. Tabi bu operasyonların yoğunluğu ve büyüklüğü değisiyor, buda bölgelerin ağız tadına göre strateji doğrultusunda gelişiyor. Ortadoğu ve Arap bölgeleri bizim ürettiğimiz tatları çok beğeniyorlar ve bundan dolayı çok güçlüyüz. Yakınlık da bir avantaj tabi. Çin’de de operasyonuzmuz var. Avrupa’da bilhassa Almanya’da Türk nüfüsunun yoğunluğu nedeniyle Pazar payımız bir hayli yüksek. Almanya’da satışlarımız 25 milyon Euro civarında. McVities ile birlikte gücümüzde arttı, distribütörleri birleştiriyoruz. McVities İngiltere kökenli ve orada çok iyi distribütör ağları var. Burada dikkatinizi çekmek isterim, artık adımız PLADIS oldu. Daha önceleri Yıldız Holding altında Ülker olarak faaliyet gösteriyorduk şimdi çatı firma Pladis, altında Ülker, McVitties ve Godiva markaları satılıyor.
AS: Ama tabi hala Yıldız Holding’in bir parçası değil mi?
İÖ: Yıldız Holding işin operasyon, muhasebe ve diğer taraflarını yönetiyor, Pladis olarak lanse edilen yeni şirketin başında CEO Cem Karakaş var, buna ilave olarak işler üç bölgeye bölündü, üç farklı bölge CEO’su ile Ortadoğu&Türkiye, Uzakdoğu ve Amerika. Bu üç CEO Cem Karakaşa raporluyor. Bu şekilde Ülker ve McVities devam ediyor. Godiva ise premium bir marka ve yakın zamanda perakendeye de çıkacak. Bölgede 1 numarayız, bisküvide dünya genelinde üçüncü sıradayız.
AS: BAE’de Ülker ürünlerini büyük süpermarketlerde rahatça buluyoruz, Carrefour ve Union gibi, fakat bakkallarda bulmak çokta kolay değil? Bu neden?
İÖ: Evet Dubai’nin genelinde büyük marketlerde kuvvetliyiz. Mesela Lübnan’a bakarsanız %90 – %95 arası ‘traditional channel’ çünkü Lübnan’da çok modern kanal yok. Dubai’de ise lüks bir yaşam var ve modern kanallardan almayı tercih ediyorlar. Buna Dubai’de daha fazla değiniyoruz, ‘traditional channel’ ları etkili kullanmak üzere. Bakkallara girmek üzere planlarımız var ama bu zaman alacaktır. Size şöyle bir kıyaslama yapmak isterim, 77gr’lık Halleyi 3.5, 4 dirheme satıyoruz, aynı ürün Türkiye’de 75 kuruş – 1 TL civarı. Buda Dubai’deki premium sınıfların çokluğu ile alakalı. Marjlarımızı zorlarız ve bu ürünü 1.5 dirhemede satabiliriz fakat bu kadar satamayız, burada belli başlı süper marketler ucuz mal istemeyecektir. BAE’de işin girdileride çok fazla, Carrefour %25 back margin alıyor. Traditional channel yolunda cash-van operasyonlarınıda genişletmeye çalışıyoruz, bu şekilde ürünlerimiz bakkalarda da tüketiciye ulaşabilecek.
Reporter: Alp Sarper
Photography: Gaye Akar
GULFOOD 2017